Whatsapp Whatsapp
Telefon Hemen Ara

Böbrek Taşı Tedavisi

Böbrek taşı rahatsızlığı üreme sistemi hastalıkların biridir ve bu rahatsızlığa ürolitiyasiz denmektedir. İnsan vücudunda taş oluşumunun en çok gözlemlendiği organ böbrektir. Böbrek taşı hastalığı en sık erkeklerde görülmektedir. Böbrek taşı rahatsızlığına çevresel faktörler yani üreme sistemi bozuklukluları haricinde genetik etmenlerde neden olabilmektedir.

Bazı maddeler idrar yollarında aşırı biriktiğinde, böbrekte çökerek birikir ve böbrek taşına dönüşüm gerçekleşir. Böbrek taşlarının idrar yolu ile atılma ihtimali vardır ancak taşlar idrarın geçişine engel oluyor ise bu durum tehlike arz etmektedir ve bireyde şiddetli böbrek ağrısına neden olmaktadır.

Böbrek Taşı Neden Oluşmaktadır?

Böbrek taşının oluşumunu kalsiyum, oksalat, ürik asit ve sistin gibi maddeler etkilemektedir. Ve bu maddeler idrarda yüksek oranda bulunduğu vakit kişilerde ağrılara neden olmaktadır. Böbrek taşı rahatsızlığı genellikle gut hastalarında daha fazla görülmektedir. Daha önce böbrek taşı düşüren kişilerde tekrar böbrek taşı görülme olasılığı ilk 10 sene içerisinde % 60 ile 70 oranları arasındadır.

Böbrek Taşı Tedavisi

Böbrek taşı teşhisi konulan kişi direk olarak ameliyata alınmamaktadır. Öncelikle böbrek taşının düşmesi beklenir ve hastaya bol miktarda su içmesi gerektiği söylenir. Ayrıca bu dönemde ağrıyı önleyebilmek adına çeşitli ağrı kesiciler tavsiye edilmektedir. Eğer ağrılar şiddetini giderek arttırır ise kişi hastaneye yatırılır ve cerrahi müdahale gerektiriyor ise tedaviye öncelikle taş kırma işlemi ile devam edilir.

Ancak tüm böbrek taşlarında taş kırma işlemi uygulanamayabilir. Taş kırma işlemi ile küçük parçalara ayrılan taşlar tüpler sayesinde böbrekten alınırlar. Bir başka sık kullanılmakta olan yöntem ise üreteroskopidir. Üreteroskopi yöntemi ile idrar kanalından tıkanıklığa neden olan taş çıkartılır. Ayrıca daha alt bölümde bulunan böbrek taşlarının çıkarılabilmesi içinde üreteroskopi yöntemi uygulanabilmektedir.

Böbrek taşı tedavisi gören hasta tekrarlama riskinin fazla olmasından dolayı 1 yıl süre ile sürekli olarak kontrol edilmektedir. Tedavi sonrasında ise tuz kullanımı olabildiğince azaltılmalı, alkollü ve gazlı içecekler tüketilmemeli yani beslenmeye azami ölçüde dikkat edilmelidir.